Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

Kalkınma Bakanlığı geçtiğimiz hafta “Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018) Özel İhtisas Raporları”nı 18 farklı başlık altında yayımladı.

Hatırlanacağı üzere ‘Onuncu Kalkınma Planı’ 6 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.

Özel İhtisas Komisyonu Raporları’nın detaylarında tarım sektörünü ilgilendiren bölümlere göz attık.

Türkiye’de tarım sektöründeki yapısal sorunların hala devam ettiği belirtilen raporda hem bitkisel üretim hem de hayvansal üretim tarafında dikkat çekici tespit ve öneriler var.

Bunları sizinle kısaca paylaşmak istiyoruz.

-Türkiye’de süt ve et talebi üretimden hızlı artıyor

2011-2018 yılları için yapılan et ve süt arz ve talep projeksiyonlarına değinilen raporda, Türkiye’nin artan nüfusu ve büyümeye devam eden ekonomisinin etkisiyle talebin üretimden hızlı artacağı öngörülüyor.

Raporda, Türkiye’nin önümüzdeki 5 yıllık süreçte kırmızı et üretimindeki mevcut arz açığını en aza indirebilecek, yerli kaynakların en etkin şekilde kullanılmasını sağlayacak politika ve stratejilere ihtiyacı bulunduğu belirtiliyor.

Bu hedefe ulaşmada, mevcut hayvan varlığının artırılmasının yanı sıra, ıslah çalışmalarının hızlandırılıp, dünya standartlarına taşınmasıyla verim seviyelerinde

de gerekli olan artışlar sağlanması gerektiği vurgulanıyor.

Raporda; Onuncu Kalkınma Planı döneminde hayvan mevcutları ve hayvansal üretimde meydana gelmesi olası değişiklikler üç farklı senaryo şeklinde ele alınırken öne çıkan tespit ve öneriler şöyle:

* Türkiye’nin 2018 yılına dek mevcut kırmızı et açığını kapatması, Özel İhtisas Komisyonu (ÖİK) Raporu kapsamında çalışılan üç senaryo sonuçlarına göre de olanaklı görülmemektedir.

- Türkiye’nin arz-talep dengesini sağlaması için 5 yıldan fazla süreye ihtiyacı var -

* Türkiye’de 5 yıldan daha uzun bir sürede hem hayvan sayısında ve hem de verim seviyelerinde artış sağlanarak, arz-talep dengesini koruyabilmesi mümkün görünmektedir.

* Et talebinin, kırmızı etteki açıktan dolayı diğer türlere, özellikle kanatlı etine kayması

olasılığı yüksektir. Ancak, Türkiye’nin kırmızı et açığını kapatmada diğer kırmızı et kaynaklarına yönelmesi, koyun, keçi ve manda et üretim ve tüketiminin de teşvik edilmesi öncelikli olmalıdır.

* Türler arası rekabette olduğu gibi sığır varlığı içerisinde de genotipler

arası rekabete sebep olacak şekilde, sektör her daim yüksek verimli süt, et veya kombine ırklara yönlendirilmekten vazgeçilmelidir. Bunun yerine çevresel koşullar kapsamında daha düşük verimli ancak ekstansif koşullarda yetiştirilebilen, daha fazla zamanı mera ve yaylada geçirebilen yerli ırklar veya bunların kullanma melezleri de üretim stratejisinde dikkate alınmalıdır.

Aksi halde artan ve artması hedeflenen hayvansal üretim entansif

yapılmak durumunda kalacak ve mevcut yem piyasası ve talebine olduğu kadar, çevre ve iklim değişikliğine olan etkiler sebebiyle daha fazla baskı oluşabilecektir.

* Hayvansal üretimin yeterliliğini sağlamaya yönelik bu değişimin; kaba yem üretiminde önemli artışları ve mera ıslahı ile nitelikli mera alanlarının artırılmasını zorunlu kıldığı bilinmeli, bu bağlamda sulanabilir alanlar genişletilmeli ve sulama sonrası üretim deseni, yem bitkileri yetiştiriciliğinin de yer alacağı şekilde düzenlenmelidir.

-Türkiye, sürdürülebilir hayvansal üretim için dışa bağımlı alanlarda kendini geliştirmeli

* Türkiye’nin sürdürülebilir bir hayvansal üretime sahip olabilmesinin başında dışa bağımlı olduğu alanlarda kendini geliştirmesi gelmektedir.

* Özellikle kanatlı sektöründe kamu, özel sektörle birlikte ıslah çalışmalarını hızlandırmalı ve uzun vadede damızlık (büyük ebeveyn) yetiştirilmesini amaçlamalıdır.

* Damızlık ve genetik materyalin ülke içinde yetiştirilerek, ıslah çalışmalarının farklı

Irkları da kapsayacak şekilde geliştirilmesi sığırcılıkta olduğu kadar koyun ve keçi yetiştiriciliğinde de oldukça önemlidir.

* Türkiye 2018 yılı olmasa da 2023 yılında hayvansal üretimini ve tüketimini dengeleyebilecek güce ve olanaklara sahiptir.

* Hayvansal ürün piyasası hali hazırda oldukça kırılgan bir sektördür. Piyasa istikrarsızlığı üretimi olumsuz etkilemekte ve hayvancılık konu olduğunda olumsuzlukları gidermek uzun yıllar almaktadır. Bu durumdaki bir piyasada üreticinin ithal hayvan ve ürünlerle rekabet edebilmesi mümkün değildir.

* Bu sebeple Türkiye 2023 yılında hayvansal üretim ve tüketimini dengeleyebilmek için öncelikle hayvansal ürün ve özellikle yem ile genetik materyal piyasasını dış etkilere karşı korumak zorundadır. Mevcut DTÖ ve AB ilişkileri bunun kamu eliyle yapılmasını zorlaştırmaktadır. Bu sebeple yetiştirici ve üretici örgütlerinin;

özerk, aktif, etkin, kalifiye eleman istihdam edebilen, bilgi ve teknoloji üreten,

pazarlık gücü yüksek, diğer bir ifadeyle piyasada güçlü alıcı, işleyici ve perakende zincirleri karşısında güçlü bir taraf olması sağlanmalıdır.

* Onuncu Kalkınma Planı döneminde yapılması planlanan tarım sayımı önemli bir adım olacaktır. Tarım sayımının tarım envanteri niteliğinde olmasının hedeflenmesi,

verilerin ve istatistiklerin güncel tutulmasını sağlayacak bir veri akışı sistemi kurulması yaşamsal öneme sahiptir.

- Bitkisel üretimde 7 zayıf nokta - 

Bitkisel Üretim Özel İhtisas Komisyonu yedi alanda tespit ettiği sorunları şöyle sıralıyor:

1- Tarımsal işletmelerin küçük ve parçalı olması

2- Etkin olmayan eğitim, yayım ve danışmanlık hizmetleri

3- Destekleme politika araçlarının dağınıklığı

4- Ar-Ge, inovasyon ve eko-inovasyon eksikliği

5- Rekabet gücünün zayıflığı, makro ve mikro (işletme) düzeyde entegre tarım bilgi sisteminin etkin olmaması

6- Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanılmaması

7- Bitkisel ürünler piyasasında pazarlama etkinliğinin yetersizliği.

Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nun ‘Bitkisel Üretim’ bölümünde dikkat çeken tespit ve öneriler ise şöyle:

* Türkiye bitkisel üretim sektörünün rekabet edebilirliğini ortaya koymak için hesaplanan ticaret ölçüleri ve maliyet-karlılık ölçüleri, bitkisel üretimde verimlilik ve etkinlik düzeyinde önemli sorunların varlığına işaret etmiş ve istenen kalitede, standartlara uygun maliyeti düşük üretimin ancak üretimde etkinliğin artırılarak mümkün olacağını göstermiştir.

-Bitkisel üretimde teknik etkinlik azalıyor

* Toplam faktör verimliliğindeki artış dünya ülkeleri ile karşılaştırmalı olarak

incelendiğinde Türkiye’nin istenen düzeyde olmadığı anlaşılmaktadır.

* Bitkisel üretimde teknik etkinlik azalmaktadır. Bu sebeple, Onuncu Kalkınma Planı döneminde tarıma aktarılan teknolojinin artırılması ve mutlaka eş zamanlı olarak etkili çiftçi eğitim ve yayım çalışmaları ile çiftçilerin teknolojiden etkin yararlanmalarının sağlanması büyük önem taşımaktadır.

* Tarım sektöründe, üretimin iç ve dış talebe uygun bir şekilde geliştirilmesi, doğal ve biyolojik kaynakların korunması ve geliştirilmesi, verimliliğin artırılması, gıda güvenliği ve güvenilirliğinin güçlendirilmesi, üretici örgütlerinin geliştirilmesi, tarımsal piyasaların güçlendirilmesi ve kırsal kalkınmanın sağlanması suretiyle sektördeki refah düzeyinin yükseltilmesi hedeflenmektedir.

* Bitkisel üretim, ekonomik ve sosyal açıdan kırsal kalkınmanın en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bu nedenle, bitkisel üretime yönelik politikaların

diğer alanlarla tutarlı bir ilişki içerisinde planlanmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

* Temel gelişme eksenleri ile birlikte makroekonomik istikrar, üretim yapısında dönüşüm, rekabet gücü yüksek bir sektör, sürdürülebilir bir üretim için bitkisel üretimin tüm konuları, bir bütünlük içinde ele alınmalı ve çözümler geliştirilmelidir.

Onuncu Kalkınma Planı’nın 18 başlıktan oluşan Özel İhtisas Komisyonu Raporları oldukça detaylı. Biz de bu raporlardan öne çıkan başlıkları olabildiğince özet şekilde sizlerle paylaşmaya çalıştık.

Bloomberg HT Editörü

İrfan Donat

idonat@bloomberght.com