Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde, partililere hitap etti.

Erdoğan, 3 Kasım 2002'de, milletin iktidar görevini kendilerine tevdi ettiğini, 12 yıl boyunca çok çalışarak, gayret ederek, mücadele ederek, hem adalet mücadelesinde, hem kalkınma mücadelesinde Türkiye'yi belli bir noktaya taşıdıklarını söyledi. Erdoğan, "Kasım 2002'de, iktidar görevini devraldığımızda, üzerinde karabulutlar dolaşan, umutları yıpranmış, yorulmuş, karamsar bir Türkiye vardı. Ekonomi çok ağır bir krizin içindeydi. Türkiye, bütün umutlarını Uluslararası Para Fonu'ndan gelecek borçlara bağlamıştı. Borç verenler, her ay gönderdikleri müfettişleri eliyle, sadece Türkiye ekonomisini değil, siyaseti ve idareyi de kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Bir gün ilgili zata şunu söyledim: 'Siz bize borç verdiniz. Verdiğiniz borcu ne zaman alacağınızı takip edin. Ama bize siyasette yol çizmeye çalışırsanız, nasıl hareket etmemiz gerektiğini belirlemeye çalışırsanız kusura bakmayın buna müsaade etmeyiz.' dedim. Bu görüşmeyi onların tepesindeki zat ile yaptım. Yanımda Ali Babacan da vardı. O zat daha sonra, söylemeye gerek duymadığım bir sebepten gitti" ifadesini kullandı.

Çarkların durduğunu, fabrikaların kapandığını, esnafın kepengini indirdiğini ve protesto için sokaklara çıktığını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"İşsizlik büyüyor, enflasyon bir canavar olarak milletin ekmeğini azaltıyordu. Faiz yükünün altında, devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü. Türkiye ekonomisi deyim yerindeyse, inim inim inliyordu. Yatırımcı, girişimci önünü göremiyor; yatırım yapmaktansa sermayesini faize yatırmayı tercih ediyordu. Esnaf siftahsız dükkanını kapatırken, çiftçinin tarladaki ürünü para etmiyordu.

AK Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte, Türkiye'deki o kötümser, karamsar hava dağıldı. Uzun süren koalisyon Hükümetlerinin ardından, ne yapacağını bilen, kararlı, güçlü bir AK Parti Hükümeti, hem içeride, hem dışarıda bütün olumlu beklentileri hayata geçirdi.

Yüksek enflasyonla, faizle mücadeleye başladık. Yatırım ortamını iyileştirdik. İktidara geldiğimiz ilk günlerde, devletin çalışanlarına olan Zorunlu Tasarruf adı altında devlet memurundan, işçisinden borç alıyordu ve 13,5 katrilyon lira devletin işçisine, memuruna borcu vardı. Bunu ödeme kararını aldık ve bu borcu ödedik. Aynı zamanda Konut Edindirme Yardımı adı altında maalesef yine işçi, memur; adeta ellerinden paraları alınmış, akıbeti belirsiz bekliyordu. 3,5 katrilyon lira da bunları ödedik."

-"Enflasyonu tek haneli rakamlara çektik"-

Erdoğan, çiftçinin, aldığı kredilerden dolayı haciz kıskacında bulunduğunu ve Ziraat Bankası'nın da çiftçiye yüzde 59 faiz oranıyla kredi verdiğini hatırlatarak, "Bu faiz oranlarını hızla düşürmeye başladık ve şu anda yüzde sıfır-yüzde 8 aralığında, faizle kredi veriyor ve daha fazla veriyoruz. Aynı şekilde esnaf yüzde 47 faiz oranı ile Halk Bankası'na borçlanıyordu. Bugün 4-5 aralığında. Çiftçimize yıllık verilen destek miktarı 2002 yılında 2 milyar liraydı; 2013 yılında çiftçimize toplam 10 milyar liralık destek verdik. Enflasyon yüzde 30. Şimdi ise tek haneli rakamlara çektik" diye konuştu.

Türk Lirası'ndan 6 sıfırı başarıyla silip attıklarını kaydeden Erdoğan, "Bizimle dalga geçenler vardı. Enflasyon patlar diyorlardı. Patlamadı. Tam aksine çatladı. 'Eğer 6 sıfırı atarlarsa ben Taksim Meydanı'nda anırırım' diyen köşe yazarları vardı. Hala anırmalarını bekliyoruz. En düşük seviyelere enflasyonu çekerken Türkiye'de artık bu canavar halkımızı rahatsız edemedi" değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan, Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu'na olan 23,5 milyar dolar borcunu geçen yıl, 14 Mayıs'ta, 29 yıl aradan sonra tamamen sıfırladıklarına vurgu yaparak, "Merkez Bankası'nın kasasında, biz geldiğimizde 27,5 milyar dolar vardı; şu anda, kendi rekorumuzu kırmak üzereyiz, Merkez Bankamızın kasasında 136 milyar dolar rezerv var. İhracatı 36 milyar dolardan aldık, 153 milyar dolara yükselttik. Milli Geliri 230 milyar dolardan aldık, 820 milyar dolara yükselttik. Kamu net borç stokunun milli gelire oranı yüzde 73'tü; onu yüzde 35 seviyesine kadar indirdik. Kişi Başı Milli Geliri 3 bin 500 dolardan aldık, 11 bin dolara çıkardık" diye konuştu.

Erdoğan, tarihin en büyük küresel ekonomik krizlerinden birinin, yaptıkları reformlarla, alınan tedbirlerle, hiç sarsılmadan atlatıldığını söyledi.

Erdoğan, Ankara Arena Spor Salonu'nda yapılan AK Parti Olağanüstü 1. Büyük Kongresinde yaptığı konuşmada, milli geliri 230 milyar dolardan aldıklarını, 820 milyar dolara yükselttiklerini belirterek, "Kamu net borç stokunun milli gelire oranı yüzde 73'tü onu da yüzde 35'e düşürdük. Bu noktada da güçlüyüz" dedi.

Kişi başı milli gelirin 3 bin 500 dolar olduğunu, bunun 11 bin dolara yaklaştığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tarihin en büyük küresel ekonomik krizlerinden birini, yaptığımız reformlarla, aldığımız tedbirlerle, hamdolsun hiç sarsılmadan atlattık. Bugün, geçmişle kıyaslanamayacak derecede büyük, geleceğe umutla bakan, tüm dünyada ilgiyle, takdirle izlenen bir ekonomiye, çok güçlü bir ekonomik yapıya sahibiz. Ekonomiyi büyütürken, insanımızın günlük yaşamına etki edecek çok büyük yatırımları gerçekleştirdik. Türkiye'nin geçmişte şahit olmadığı, tecrübe etmediği, hatta hayalini dahi kuramadığı yatırım ve hizmetleri milletimizle biz buluşturduk. Gelişmiş ülkelerde, Avrupa'da, Amerika'da, Japonya'da ne varsa, aynısı Türkiye'de de olsun diye mücadele verdik."

-"Verdiğimiz sözleri tuttuk"-

Erdoğan, yola çıktıklarında ülkeyi dört ayak üzerinde yükseltecekleri sözünü verdiklerini anımsatarak, bunların eğitim, sağlık, adalet, emniyet olduğunu kaydetti.

Aradan geçen 12 yılın sonunda, millete verdikleri sözü tuttuklarını, hatta pek çok alanda, vaadettiklerinin ötesine geçtiklerini ifade eden Erdoğan, 12 yılda 205 bin adet derslik inşa ettiklerini, okullara 1 milyon adet bilgisayar gönderdiklerini, 30 bin bilişim teknolojileri sınıfı kurduklarını anımsattı.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bizim yeni bir kod numaramız var biliyorsunuz. 444 yani 4+4+4. 28 Şubat döneminin eğitimdeki son izlerini işte bu düzenlemeyle kaldırdık. Yine 28 Şubat döneminin dayatması olan ve meslek liselerinin uzun zaman kan kaybetmesine yol açan farklı katsayı uygulamasına son verdik. Bu da bir zulümdü. Artık meslek liselerinde okuyan yavrularımız katsayı engeline takılmıyordu. İmam hatiplerde okuyan yavrularımız katsayı engeline takılmıyorlardı. Şimdi bundan sonra istedikleri üniversiteye rahatlıkla gidebilme şansını elde ettiler. Okulların tamamında seçmeli olarak artık Kur'an-ı Kerim dersi var, artık peygamber efendimizin hayatı Siyer-i Nebi dersi var ve isteyen vatandaşımız yavrularını aynı şekilde düz liselerde de rahatlıkla Kur'an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi dersi almalarını temin edebilir. Bunların yanında, dil ve anlatım, fen bilimleri, matematik, sanat, spor, hukuk ve adalet derslerini de müfredata ekledik. Uygulamaya koyduğumuz Fatih Projesiyle eğitimin altyapısını tamamen değiştiriyoruz. Fazla uzun zaman değil çok kısa zaman içerisinde inşallah Türkiye genelinde tüm okularımızda etkileşimde inşallah 10 milyon tablet bilgisayar vereceğiz ve tüm okullarımıza etkileşimli tahtayı inşallah yerleştirmiş olacağız."

Eğitimde bir başka önemli reformu üniversitelerde yaptıklarını, geldiklerinde 76 üniversite bulunduğunu, tüm vilayetlerde üniversite olmadığını, şimdi 81 vilayette üniversite olduğunu, sayının 175'e yükseldiğini belirten Erdoğan, sağlıkta, insan merkezli bir anlayışla sistemini baştan sona yeniden oluşturduklarını söyledi.

Başbakan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"12 yılda toplam 10,5 milyar lira harcayarak 2 bin 216 adet sağlık tesisi inşa ettik. Hastanelerimizi personel ve tıbbı cihaz bakımından güçlendirdik. Şimdi de ülkemizin dört bir köşesine dev sağlık kampüsleri inşa ediyoruz. Sağlık kampüslerimizin, yani şehir hastanelerimizin tamamlanmasıyla, toplamda 52 bin yatak kapasiteli 64 adet hastaneyi ülkemize kazandırmış olacağız. 2002 yılı Kasım ayında 500 bin toplu konut yapma sözüyle iktidara gelmiştik. Bugüne kadar, taahhüdümüzün ötesine geçerek, tam 633 bin konut inşa ettik. Bu konutların 518 binini hak sahiplerine teslim ettik. Demokrasimizin standartlarını yükseltmek için adalet sistemimizde bir dizi reform yaptık. Adalet saraylarıyla yargının fiziki altyapısını, personel sayısını artırarak insan gücünü, kanunları yenileyerek uygulamaları reforma tabi tuttuk. Hiç şüphesiz en iyi önemli hizmetleri getirdiğimiz alanlardan biri de ulaştırma. Göreve geldiğimizde Cumhuriyet tarihinin tamamında Türkiye'de 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol vardı. Biz 12 yılda buna 17 bin kilometre bölünmüş yol ilave ettik. Bu alanda da taahhüdümüzün ötesine geçtiğimizi memnuniyetle ifade etmek isterim. 12 yılda 117 kilometre uzunluğunda tam 122 adet tünel yaptık. Bugün toplam 167 kilometre uzunluğundaki 205 adet tünelle milletimiz yolculuğun konforunu yaşıyor."

Ülkeyi ilk defa yüksek hızlı trenlerle tanıştırdıklarını anımsatan Erdoğan, hükümetlerinin gururu, yüz akı İstanbul Boğazı'nın altından geçen Marmaray ile Asya ve Avrupa'yı denizin altından raylı sistemle birleştirdiklerini belirtti.

Erdoğan, "Şimdi de Asya ile Avrupa'yı yine denizin altından bu defa otomobil, lastikli sistemle birleştirmek için Avrasya Tüneli'ni yapıyoruz. Önümüzdeki yılın sonuna kadar inşallah o da bitecek" dedi.

Boğaza üçüncü köprü geldiğini belirten Erdoğan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün, dünyanın sayılı, örnek köprülerinden birisi olduğunu kaydetti.

İstanbul'a dünyanın örnek havalimanlarından birinin de inşa edildiğini vurgulayan Erdoğan, bu projenin dünya çapında bir proje olduğuna dikkati çekti. Kocaeli Körfez Geçişinin inşatlarının süratle sürdüğünü dile getiren Erdoğan, bunun da önemli bir proje olduğunu, denizin zemininde temelini bulan bir köprü olduğunu vurguladı.

Havalimanı sayısını 26'dan 52'ye çıkardıklarını, bunun daha da artacağını, Batıda ne varsa Güneydoğu'da da o olacağına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bundan 12 yıl önce, yüzde 80 oranında dışa bağımlı olan uluslararası savunma sanayimizi bundan sonra hamdolsun şu an itibariyle yüzde 45'e indirdik. Bunu daha da düşüreceğiz ve kendi savunma sanayimizi kendimiz kuruyoruz. Artık yakın zamanda Altay Tanklarımızın seri olarak üretildiğini göreceksiniz. Atak Helikopterimiz üretime başladı ve artık bunlar silahlı kuvvetlerimize teslim ediliyor. Anka İnsansız Hava Aracı, Milgem Gemisi, ilk milli uçağımız Hürkuş, Kirpi adını verdiğimiz zırhlı araçlar, Barış Kartalı uçaklarımız, seyir füzeleri, tanksavar füzeleri, güdümlü roketler artık ülkemizde üretiliyor. Tüm bunlar Türkiye'nin kendi eserleri."

Artık bağımlılık, kölelik döneminin bittiğini vurgulayan Erdoğan, "Askerimizin eline, Cumhuriyet tarihinde ilk defa milli bir piyade tüfeğini veriyoruz. İşte Türkiye'yi bu seviyelere biz ulaştırdık. Bunlarla yetinmiyoruz. Her alanda çok daha ileri, çok daha önemli projeler üzerinde çalışıyor, ihtiyaçlar ve imkanlar çerçevesinde bunları hayata geçiriyoruz" dedi.

AA