Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye’de süt sektörü son yıllarda önemli gelişmeler kaydediyor. Geleceğin stratejik sektörleri arasında gösterilen tarımda, süt üretimine yönelik yatırımlar hızla artıyor.
Ancak sektörün var olan sorunları ve uzun döneme dayalı politikalardaki belirsizlikler riskleri de beraberinde getiriyor.

Özellikle 2015 yılı Türkiye’de süt sektörü açısından kritik bir yıl.

Avrupa Birliği’nde süt üretim kotaları 31 Mart 2015’te kaldırılacak.

Peki bu süt kotaları Avrupa’da ne zaman ve neden getirildi? Kısaca değinelim…

Avrupa Birliği tarım bütçesi rakamlarının çok yükseldiği ve buna bağlı olarak artan üretim sonucunda, ürün stoklarındaki fazlalık yüzünden 1984 yılında süt üretimine kota getirdi.
Ama bu kotalar gelecek yıl itibariyle kalkıyor. Yani Avrupalı süt üreticileri mevcut üretimlerini hızlı şekilde artırabilecek.

- Türkiye’nin olası risklere karşı bir stratejisi var mı?

Bu durumda akla hemen şu iki soru geliyor:

1 - AB süt kotalarının kalkması Türkiye’de süt sektörünü nasıl etkiler?

2 - Olası risklere karşı üretici ve sanayiciyi korumak adına Türkiye’nin bir hazırlığı, stratejisi var mı?

Söz konusu gelişmelerin süt piyasasında ciddi fiyat değişiklikleri yaratması ya da var olan ihracat pazarında olumsuz etkiler yaratması olası riskler arasında gösteriliyor.

Avrupa’da üretimin daha da artmasıyla fiyatların gerilemesi, tüketicileri memnun ederken bazı üreticileri fazlasıyla üzecek. AB'de süt üretiminin talepten fazla artması, özellikle süt tozu üretiminde artışa ve dünya süt fiyatlarında düşüşe yol açabilir.

Girdi maliyetlerindeki artışların engellenememesi ise Türk üreticilerini düşük fiyatlar karşısında sıkıntıya sokabilir. Türkiye'nin bu karardan olumsuz etkilenmemesi ve ihracat tarafında rekabet edebilmesi için süt sektörünün başta yem olmak üzere tüm girdi maliyetlerini azaltmak yönünde ciddi adımlar atması zorunlu gözüküyor.

AB’nin kararının, sektörde mevcut sıkıntıları daha da derinleştirmesinin önüne uzun vadeli ve sürdürülebilir politikalarla geçilebilir.

- “AB’nin süt üretimini artırması çok kolay, ihracat tarafında endişelerimiz var”

Bloomberg HT’ye konuk olan Ulusal Süt Konseyi Başkanı Harun Çallı, Avrupa Birliği’nde süt üretimine yönelik kotaların kalkmasının birlik içindeki üretimi oldukça arttıracağını belirterek, bunun da Türkiye’nin ihracat pazarını etkileyebileceği uyarısında bulunuyor.

Avrupa’daki süt kotalarının serbest bırakılmasının Türkiye iç piyasasındaki satışı etkilemeyeceğini savunan Çallı, riskin ihracat tarafında olduğuna dikkat çekiyor.

Çallı, “Avrupa Birliği’nde süt üretimi çok kolay çünkü yılda 160 gün yağmur alan bir bölgeden söz ediyoruz. Dolayısıyla yem bitkisini yetiştirmek kolay ve çok ucuza mal ediliyor. Biz ise yem konusunda dışarı bağımlıyız. Süt kotaları kalktığında Avrupa’nın üretimi artarsa, bu da süt maliyetlerini aşağı çekecek ve böylece daha uygun fiyatlara mal verebilecekler. Bu da bizim ihracatımızı olumsuz etkileyebilir. Avrupa, eski Avrupa ise üretimi büyütmek onlar için çok kolay. Bununla ilgili endişelerimiz var” diyor.

 - Bu yıl süt üretimi %10 artacak 
Bu riske karşın Türkiye’nin üretiminin de günden güne arttığını belirten Çallı, Avrupa’daki üretimlere göre işçilik maliyetlerinde de Türkiye’nin avantajlı konumda olduğunu söyledi.
Türkiye’de 2013 yılında 18.2 milyon ton süt üretimi gerçekleştirildiğini hatırlatan Çallı, “Bu yıl yüzde 10 büyüme tahminimiz var. 2014 yılını 19-19.5 milyon ton ile kapatacağız. Dünyada süt üretiminde 9’uncu sıradayız” dedi.  

- Rusya’ya ihracatta süt sektörünün önü açılıyor   

Son dönemdeki jeopolitik gelişmeler ışığında Rusya’ya ihracat potansiyelini de değerlendiren Çallı, Rusya’ya ihracat kapısını açmak üzere çalışmaların sürdüğünü kaydetti. Süt sektörü olarak Rusya’nın ardından hedeflerinde yasaklı durumdaki Çin pazarının yer aldığını ifade eden Çallı, “Geçen yıl 3 süt üreticisi Rusya’ya ihracat için onay aldı. Sağlık sertifikası ile ilgili problemleri aştığımız zaman bütün süt firmaları Rusya’ya ihracat yapabilecek.

Hafta içinde yeniden Türkiye’ye gelen Rus heyeti ile görüşmeler devam ediyor. Problemler büyük ihtimalle aşıldı. Herhalde birkaç güne kadar Rusya’ya süt ihracatının önü açılacak. Sonra hedefimizde Çin var” dedi.

- “Rusya’ya mozzarella ve eritme peynir ile gireceğiz”

Rusya’ya ihracat potansiyelinin çok büyük olduğuna değinen Harun Çallı, özellikle mozzarella peyniri ile eritme sürülebilir peynir alanında ihracat şansının daha çok olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin tereyağı gibi bazı ürünlerde ihracat şansının pek olmadığını belirten Çallı, bunun nedeni olarak da dünyada üretim maliyetleri açısından Türkiye’nin pahalı kalmasını gösterdi.

Bu yüzden birçok üründe ihracatı dahilde işleme belgesi ile yaptıklarını anlatan Çallı, mevcut durumu şöyle özetledi: “Devlet diyor ki, siz ihracat yaptığınız zaman ben size bu hammaddeyi dünya Borsası fiyatlarından sağlarım. O zaman biz ihracat yapabiliyoruz. Aslında bugün iç piyasa fiyatlarından çiğ sütü alıp ihraç etmeye kalkarsak hiç şansımız yok, hiçbir ürünü yollayamayız. Dahilde İşleme Belgesi kanalıyla ihracat yapabiliyoruz. Yani yaptığımız ihracat kadar ya dünya fiyatlarından hammadde alabiliyoruz ya da devlet bu konuda destek veriyor.”

- Süt üreticisi ürününü değer fiyata satamamaktan şikayetçi

Programa telefon ile bağlanan Tüm Süt Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği Başkanı Adnan Yıldız ise süt sektöründe üreticinin sorunlarına dikkat çekti.

Yıldız, Türkiye’de süt üreticisinin en büyük sıkıntılarının başında yüksek girdi maliyetlerini ve sütün üretici tarafından değer fiyata satılamamasını gösterdi.

Sorunların süt yem paritesinin sağlanamamış, belli bir noktaya getirilememiş ve belli bir formülasyona oturtulamamış olmasından kaynaklandığını belirten Adnan Yıldız, “Dünyada kabul gören şekliyle üretici bir litre sütünü sattığında bir buçuk kilo yemini alabilmeli ki işini idame ettirebilsin; hem para kazansın hem de işlerini büyütebilsin. Bu noktada üretici hem süt sanayicisi tarafından hem de yem sanayicisi tarafından bir makas içerisinde sürekli dayak yiyen pozisyonunda. Bu noktada devlet de üretici tarafında değil” diye konuştu.

Bloomberg HT Editörü
İrfan Donat
idonat@bloomberght.com