Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Küba Devlet Başkanı Raul Castro, ülkesi ile ABD arasındaki tarihi değişime ilişkin, ''Eşit bir şekilde diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması konusunda anlaşmaya vardık. Bu, sorunun çözüldüğü manasına gelmiyor. Ülkemiz için büyük bir insani ve ekonomik hasara neden olan ekonomik, ticari ve finansal abluka son bulmalı'' dedi.

ABD Başkanı Barack Obama'nın kameraların karşısına geçip, iki ülke halkına seslenerek, Amerika'nın Küba'ya ''dostluk eli''ni uzattığını söylediği sırada, Küba Devlet Başkanı Castro da eş zamanlı olarak bir televizyon kanalında, ABD'yle "normalleşme" adımı attıklarını açıkladı.

Castro, Obama'yla görüştüklerini ve ABD ile Küba arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için adımlar atılmaya başlandığını bildirdi.

''Kahraman Küba halkı''nın adanın bağımsızlığını savunmaya devam edeceğini belirten Castro, Başkan Obama'yla yaptığı telefon konuşması dahil, diyaloğun en üst seviyede yapılmasının sonucu olarak iki ülkeyi ilgilendiren bazı sorunların çözümünde ilerleme sağlayabileceklerini ifade etti.

Yaklaşık 9 dakika süren konuşmasında Castro, ''ABD vatandaşı olan Alan Gross'un insani nedenlerden dolayı'' ülkesine döndüğünü bildirirken, ABD ile Küba arasında insan hakları, dış politika, egemenlik gibi konularda ayrılıkların devam ettiğini kaydetti.

Castro, ekran karşısındaki konuşmasında şunları dile getirdi:

''Eşit bir şekilde diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması konusunda anlaşmaya vardık. Bu, prensibin (problemin) çözüldüğü manasına gelmiyor. Ülkemiz için büyük bir insani ve ekonomik hasara neden olan ekonomik, ticari ve finansal abluka son bulmalı.''

ABD'yi özellikle posta ve telekomünikasyona ilişkin iki ülke halkları, aileleri ve vatandaşları arasındaki bağlantıları engelleyen kısıtlamaları kaldırması konusunda cesaretlendirdiklerini anlatan Castro, Küba'nın, ''müreffeh ve sürdürülebilir bir sosyalizmi inşa etmek niyetinde'' olduğunu söyledi.

ABD vatandaşı Alan Gross'un ülkesine döndüğünü hatırlan Castro, "ABD hükümetine BM Şartı ve Uluslararası Hukuk prensipleri temelinde iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi konusunda ilerleme için karşılıklı adımların atılmasını öneriyoruz'' değerlendirmesinde bulundu.

Papa Franciscus'un rolü

Castro, iki ülke arasındaki diyaloğun Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Franciscus tarafından sağlandığını belirterek, iki lider arasındaki gizli görüşmelerin Kanada'da yapıldığı bilgisini de verdi.

Castro, konuşmasında ABD deniz üssünün ve buradaki Guantanamo gözaltı evinin yer aldığı Guantanamo Körfezi'yle ilgili ülkesinin iddiasını gündeme getirmedi.

ABD Başkanı Barack Obama da aynı saatte yaptığı açıklamada, ABD'nin Küba'ya yaptırımlarını "gereksiz kısıtlamalar" olarak nitelendirerek, "50 yıllık izolasyon işe yaramadı, yeni yaklaşıma ihtiyacımız var" ifadesini kullanmıştı.

Obama, Kongre ile Küba'ya yönelik ambargonun kaldırılması için diyaloğa gireceğini bildirirken, Amerika kıtasındaki ülkelere, kolonyalizm ve komünizmin mirasını, uyuşturucu kartellerinin tiranlığını, diktatörlüğü ve sahte seçimleri arkada bırakma çağrısı yapmıştı.

ABD Başkanı Obama'nın, Küba ile diplomatik ilişkilere yönelik açılımı, Kongre'de özellikle Küba kökenli senatörler ve Cumhuriyetçilerin yoğun tepkisine neden olmuştu.

Küba'da tutuklu Alan Gross'un serbest bırakılmasına karşılık ABD de hapisteki "Küba Beşlisi"nin son 3 üyesini serbest bıraktığını açıklamıştı.