Advertisement

Avrupa Birliği'nin para birimi Euro. AB'ye üye 28 ülkeden 19'unun kullandığı ve Euro Zone'da toplam 330 milyon kişinin kullandığı Euro zor günler geçiriyor. Başta ABD Doları olmak üzere önemli kurlara karşı zor günler geçiren Euro'nun daha fazla değer kaybı sanırım kimse için şaşırtıcı olmayacaktır.

Bu konuda en karamsar olanlardan biri Deutsche Bank, 2017 sonunda Euro/USD paritesinin 0.85'e kadar inmesini bekliyor. Deutsche'nin Euro'nun zayıflığı konusunda en büyük beklentisi "Euro Bölgesinde işlerin (büyüme ve ekonomik canlanma) kolay kolay düzelmeyeceği noktasına dayanıyor. Diğer yandan Fransız Bankası Societe Generale "Euro'nun major kurlar karşısında düşüşü büyük oranda fiyatlandı ama Euro'nun zayıflığının geçmesi uzun süre mümkün değil" diyerek zayıf Euro beklentisini ifade ediyor.

Bunlar işin teknik yanı ve üzerine konuşulması gereken noktalar. Ancak Euro'nun derdi sadece "zayıf kalmak ya da diğer kurlara karşı değer kaybetmek" olmayabilir.

Bir süredir Euro'ya yatırım yapan yatırımcıların buldukları her fırsatta ellerinde bulundurdukları Euro varlıkları satıp, yerine başta ABD Doları olmak üzere diğer para birimlerinden fiyatlanan varlıklara geçtikleri görülüyor.

Ülkelerin kendi para birimleri dışında altın hariç tuttukları toplam rezerv miktarına önce göz atalım. Bloomberg'in IMF kaynaklarına dayarak vermiş olduğu toplam rakam 11.6 trilyon dolar. Yine aynı kaynaklar diyor ki; bu rezervlerin sadece yarısının, yani kabaca 6 trilyon dolarlık kısmının detayını biliyoruz. Geri kalanının hangi para biriminden tutulduğu konusu belirsiz. Ancak biliyoruz ki; bütün ülkelerin tuttuğu  6 trilyon dolar değerindeki toplam rezervin %62'si ABD Doları üzerinden. Diğer ülke kurları da şöyle sıralanıyor; %22'si Euro, %4'ü İngiliz Sterlin'i ve Japon Yeni üzerinden.  

Önce bu rakamalar 2008 yılında ne durumdaymış ona bakalım. 2008 yılında Euro cinsiden tutulan rezervler %28'miş. Yani bugünkü orandan 6 puan fazlaymış.

Bir de yıl başından beri bu rakamlara baktığımızda; Dolar bazında tutulan Rezervlerin 50 milyar dolar arttığını görüyoruz. Sadece 3 ay içinde. Halbuki toplam tutulan rezervlerde aynı dönemde ciddi bir artış yok. Yani ülkelerin tuttukları rezervlerin para birimini, büyük ölçüde Euro'dan Dolar'a geçirdiğini görüyoruz.

Bir başka istatistik de Euro bölgesinden. ECB'nin rakamlarına göre "negatif faize" geçildiğinden beri, yani geçen yıl Temmuz ayından beri yabancı (özellikle dolar) para biriminden fiyatlanan hisse ya da fon almak üzere Euro'dan çıkan para miktarı 125 milyar euro'u buldu. Bu rakama son 3 ay dahil değil.

Görüleceği üzere Euro'nun derdi aslında "ne kadar değer kaybedeceği" değil. Bir daha "rezerv para birimi" olabilmek ya da "güvenli liman" iddiasını sürdürebilmek. Sanırım yatırımcıya eksi faiz ödeyen ama buna rağmen para basmaya devam eden bir merkez bankası, bu konuda ciddi soru işaretleri doğuruyor.