Advertisement

Kimi emtia alt gruplarının kendi içinde arz sorunları yaşadıkları da bir gerçek tabii ancak küresel yavaşlamayı baş şüpheli ilan etmek önümüzdeki tabloyu yorumlamanın en kestirme yolu olabilir; en doğru yorumun da bu olduğunu bu yazıda tartışmaya çalışacağım.

Piyasaları kendi içinde değerlendirmek ya da emtia endekslerinin kırılımlarına bakarak 'petrolün ağırlığı fazla ya da bakırın endeks ağırlığı çok ve endeksi o aşağı çekiyor' benzeri yöntem tartışmalarına girmek bir yere kadar makul olabilir ancak aşağıdaki açıklamalar ile bunu çürütmeyi deneyelim.

Öncelikle, Bloomberg Emtia Endeksi'nin sert bir dayak yediğini görmemiz gerekiyor. Yıl başından bu yana (YBG) kayıp %23'e vardı. Peki bu kayıpları bu denli sertleştirecek tekil bir emtia hareketi var mı? Endeks içindeki ağırlıklara göre payı %5 ve üzerinde olan maddeler sırasıyla şöyle:

EMTİA

AĞIRLIK

YBG KAYIP

Altın

12.5%

9.5%

Doğal Gaz

8.3%

38.7%

Mısır

8%

15%

WTI Petrol

8%

24%

Brent Petrol

7.5%

34%

Bakır

6.7%

27%

Soya Fasulyesi

5.5%

16%

Şeker - No11

5%

6.6%

Kısa bir inceleme ile, tek tek etkilerden ziyade genel bir satış olduğunu görmek mümkün. Endeksi bu yapı ile aşağı çeken ham maddelerin yarattıkları manzara ise aşağıda grafik şeklinde gösteriliyor.




2016 TAHMİNLERİ

IMF tahminlerine göre bu yıl küresel büyüme %3.1 olacak ve gelecek yıl da %3.6'lık bir büyüme olacak http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1828726-imf-turkiye-2015te-3-buyuyecek

Yukarıda andığım büyüme tahminlerinin dayandığı kimi temel varsayımlar elbette ki var. Bunlardan ilki, gelişen ülkelerde 5 yıldır yavaşlayan büyümenin bir dip bulabileceği. İkincisi ise ABD'de yavaş bir tempoda olsa da faiz artışlarının gelebileceği. Ayrıca, tahminlerin Avrupa terör saldırılarından önce geldiğini de belirtmek gerekiyor. Her ne kadar terör ile iç talep arasında bir ilişki bulamadığımızı daha önce aktarmış olsam da http://www.businessht.com.tr/yorum/haber/1153990-paris-saldirilarinin-yansimalari geldiğimiz nokta itibariyle değerlendirilmesi gereken bir noktadayız. Örneğin, Siemens CEO'suna Avrupa Merkez Bankası'nın olası hamlelerinin etkileri sorulduğunda verdiği cevap hayli anlamlı. 'Bakmamız gereken terör saldırılarının sonuçları diyor, ECB değil...'

Büyümeden yola çıkınca, küresel emtia talebinin yerinde sayacağını düşünmek oldukça makul görünüyor. Diğer yandan, petrol gibi maddeler için kimi özel durumlar oluşması olasılığı da bence hiç küçük değil. ABD'de açık kuyu sayıları düşmesine rağmen, etkili kuyular hala hayattalar. Bunlar da en çok üretimi yapan kuyular. İran ve Irak da artan üretim ile rekabeti artırmaya talipler. OPEC'in arzı kısmama stratejisi ve yüksek petrol fiyatına ihtiyacı olan üreticilerin politik duruşları bakımından da düşük fiyatlar jeopolitik bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Suudiler'in bölgedeki son pozisyonları, Rusya'nın Suriye üzerinden ABD ile karşı karşıya gelmesi gibi örnekler verilebilir. Her ne kadar petrol için baz senaryo 50'li ardından da 60 dolarlı fiyatlara yıl sonunda dönmek olsa da '20 dolara düşme riskinin' sıkça konuşulduğunu duyacağımızı tahmin ediyorum.

Çin'de inşa faaliyetinin yavaşlaması ile birçok sektörde tüketim lehine olacak şekilde yavaşlama söz konusu. Bunun sonuçları oluyor, olmaya da devam edecektir. Yuanda yeni develüasyonlar ve bakır, çinko gibi metallerde de gergin fiyatlamalar sürebilir. Piyasaların kendine has bir arz problemi yaşamamaları halinde talep cephesinde fiyat yükseltici bir aktivite görmemiz zor görünüyor.

Değerli metallerde ise Fed'in faiz artışının konuşulduğu bir ortam en hafif ibare ile nötr olabilir. Yani Fed faizi yavaşça artıracak diye koşup altın alacak herhangi bir fon yöneticisi tanımıyorum. Bana kalırsa, bu ürünler içinde tepki verme şansı en yüksek olanlar tarım emtiası. Hava şartları gibi çabuk değişebilen ya da ülkelerdeki koşullardan en kolayca etkilenebilen ürünler olarak soya, mısır gibi maddeler burada öne çıkıyor. Ne var ki burada görülecek hareketler de bu tip emtia endekslerinin yukarı taşımaya yetmeyecektir.

SONUÇ YERİNE
 
2000'li yılların başında 'super-cycle' şeklinde beslenen ve önce gelişen ülke talebi, ardından yatırımcıların kendilerini bir varlık sınıfı olarak görmeleriyle itilen emtiadaki öfori'nin (euphoria) bittiği 2015 ile mühürlenmiş oldu. 2016'da tepkiler olması tabii ki makul bir senaryo, hele ki gelişen ülkelerin ilk kez yavaşlama tempolarına dur diyecekleri bir yılda. Ne var ki yukarıda sayılan riskler ve daha temel baskılar sonucu emtiada seküler yavaşlama tezinin baskın kalmaya devam edeceğini düşünüyorum. En azından soru işaretleri akıllardan temizlenen kadar. Bu soru işaretleri iki türlü olacak. Çin başta olmak üzere gelişen ülkeler gerçekten düşüşü yönetebiliyorlar mı ve (eğer olacaksa) Fed'in faiz artışına ve bunun devamına dünya ekonomisi hazır mı...

Kafalardaki soru(n)lar çözülene kadar emtiadaki her türlü yukarı yönlü harekete tepki olarak bakıyorum. İçinden geçtiğimiz küresel maceranın adı önce teorik sonra da pratik olarak konana kadar da bu cephede yer almanın doğru olduğu kanısındayım.